CEZA HUKUKU
Kanunen suç teşkil eden bir davranışın suçlunun ıslahını sağlamak, toplumda adaleti tesis etmek ve mağdurların öç alma duygularını soğutmak böylece bireysel adaleti değil hukuk normlarına ve insan haklarına uygun şekilde adaleti tesis etmek amacıyla yaptırım düzenleyen kamu hukuku dalıdır.
Ceza hukuku kendi içerisinde üç alt disipline ayrılmaktadır.
- Maddi Ceza Hukuku: Suçun unsurlarını, sorumluluk için aranan koşulları ve suçun yaptırımlarını inceler.
- Ceza Muhakemesi Hukuku: Suç işlendiğinden haberdar olunması üzerine suç teşkil eden fiillerin var olup olmadığını varsa suçun failinin veya faillerinin kimler olduğunu ve olayın nasıl gerçekleştiğinin aydınlatılması ve sanıkların yargılanması usul olarak uygulanacak kuralları oluşturur.
- Ceza İnfaz Hukuku: Yargılama sonucunda uygun görülen yaptırımın nasıl infaz edileceğini düzenler.
Ceza Hukuku’nun Kaynakları
- T.C. Anayasası
- Milletlerarası Sözleşmeler
Örneğin; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
Örneğin; Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi
- Kanun
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu
2559 sayılı Polis Vazifeleri ve Salahiyet Kanunu
5326 sayılı Kabahatler Kanunu
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
- İlgili yönetmelikler
- Yargıtay içtihatları
- Doktrin
Ceza Hukukunun Temel İlkeleri
Kanunilik İlkesi (nula poena sine lege)
Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden olup 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde ‘’ Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.’’ şeklinde hüküm altına alınarak hukukumuzda karşılık bulan ilkedir.
Belirlilik İlkesi
Bu ilkeye göre, suç ve cezayı belirten kanun maddesinde hangi fiillerin suç teşkil ettiği karışıklığa yol açmayacak ve şüpheye yer bırakmayacak bir açıklık ve anlaşılırlıkla tarif edilerek hüküm altına alınmalıdır.
Kıyas Yasağı
Bir fiil, eğer kanunda suç olarak düzenlenmemişse kanunda yer alan başka bir davranışa benzetilerek cezalandırılmasının kanunilik ilkesinin güvencesi kapsamında yasak olmasıdır. Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinin 3. fıkrasında ‘’ Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. ‘’ şeklinde söz konusu ilkeye yer verilmiştir.
Şahsilik İlkesi
Bu ilke gereği kişi ancak kendi fiilleri veya başkasının fiiline iştirak sebebiyle ceza hukuku kapsamında sorumlu olabilmektedir.
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde hüküm altına alındığı üzere:
‘’ Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.
Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz. ‘’
Aleyhe Kanunun Geçmişe Yürüme Yasağı
Bu ilkeye göre kişinin fiilinin oluştuğu anda yürürlükteki kanun hükümlerine göre söz konusu fiil eğer suç teşkil etmiyorsa o kişiye ceza verilemeyecektir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘’Zaman Bakımından Uygulama’’ 7. maddesinde de açıkça hüküm altına alındığı üzere: ‘’ İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. ‘’
Masumiyet Karinesi ve Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi (in dubio pro reo)
T.C. Anayasası madde 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6/2 maddelerinde düzenlenen masumiyet karinesine göre suçu yüzde yüz kesinlikle ispat olunana kadar kişinin masum olduğunun karine kabul edilmesini ifade eder. Bunun sonucunda ortaya çıkan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca kişiye suç isnat edilip ceza verilebilmesi için tüm şüphelerin bertaraf edilmiş olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle kişinin suç işlemediğine dair yüzde birlik şüphede bile kişinin beraat etmesi gerekmektedir.
Aynı Fiilden Dolayı Birden Fazla Kez Yargılama ve Ceza Verme Yasağı (non bis in idem)
Non bis in idem ilkesi adil yargılanma hakkının ve hukuk güvenliğinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ilkeye göre kişi, halihazırda yargılandığını veya ceza aldığı bir fiilden dolayı tekrar yargılanamaz veya cezalandırılamaz.







